-->

10 Popüler Sporun Kökeni

Reklam
10 popüler sporun kökeni

Spor, önceden belirlenmiş kurallara göre bireysel veya takım halinde yapılan, genellikle rekabete dayalı yarışma ve kişisel eğlence veya mükemmelliğe ulaşmak için yapılan fiziksel veya zihinsel aktivitedir. Bu listeyle bazı sporların basit çocuk oyunlarından ulusal oyunlara nasıl geçtiğini öğreneceğiz.

10) Basketbol

basketbol tarihi

Basketbol, ABD'nin Massachusetts eyaletinde, Springfield Genç Hristiyan Erkekler Birliği (YMCA) Eğitim Okulunda beden eğitimi öğretmeni olan Kanadalı Dr. James Naismith tarafından 1891'de icat edilmiştir. Atlet ve beyzbolculara kış antrenmanı yaptırmak amacıyla geliştirilen bu oyunda amaç, tahtadan yapılmış altı kapalı şeftali sepetlerine futbol topunun sokulmasıydı. Sepet yaklaşık 3 metre yükseklikte duvara monte ediliyordu ve her sayıdan sonra top sepetten elle çıkarılıyordu. Zamanla sepetin altı çıkarıldı ve sayı olan ancak sepete takılan toplar bir değnekle itilerek çıkarılmaya başlandı.

Güney Amerika'da yerleşik Mayas Kabilesi ile ilgili günümüze gelen kalıntılardan edinilen bilgilere göre, bu sportif kabilede basketbol biraz daha farklı tarzda veya daha çok fiziki güce dayalı oynandığı söylenebilir. Bugünkü Basketbol oyun alanının en az 5 misli büyüklükte bir sahada mermerden yapılmış duvarlar üzerine yerden yaklaşık 4 metre yüksekliğe yere paralel değil, dik olarak sabitlenmiş ve yarım metre çapındaki çemberlerle oynanan ''Tlahiotenieé'' oyunu bugünkü basketbol sporundan daha zor şartları içinde barındırıyormuş. James Naismith'in basketbolu Tlahiotenieé oyundan esinlenerek yaptığı düşünülür.

Basketbol ilk olarak 7 kişilik iki takım arasında 20'şer dakikalık üç devre üzerinden oynanmıştır. Dr. Naismitih bu oyuna "sepet topu" anlamına gelen "Basket Ball" adını verdi.

Basketbolun ünü, bulunmasından kısa bir süre sonra ortaya çıktığı okulu aşarak bütün okullara, üniversitelere ve hatta semtlerde bulunan jimnastik salonlarına kadar yayılmıştır. Gençlerde bu spora karşı uyanan istek ve heyecanda kulüpleri basketbol şubeleri açıp takımlar kurmaya zorlamış ve böylece basketbol, Amerika'nın en popüler ulusal oyunu haline gelmiştir.

9) Futbol

futbol tarihi

FIFA, futbola benzeyen ve bilimsel kanıtlara sahip olan ilk oyunun, MÖ 300-200 yıllarında Çin'de askerî eğitim amacıyla oynanan cuju'ya dayandığını belirtmektedir. Kıl ve tüyle doldurulmuş deriden yapılan bir topun, iki bambu kamışıyla sabitlenen 30–40 cm yüksekliğindeki bir kaleye sokulmasını amaçlayan bu oyunda; topa el ve kollar dışındaki her yerle temas etmek mümkündü. Birkaç yüzyıl sonra Japonya'da, cuju'dan izler taşıyan ve varlığına ilk kez 644 yılında rastlanan kemari adlı oyun ortaya çıktı. Cuju'nun aksine rekabete dayalı olmayan kemari'de amaç, dairesel bir alan içerisinde yer alan oyuncuların topa ayaklarıyla vurarak topu yere düşürmeden birbirine göndermesine dayanmaktaydı.

Avrupa'da ise futbola benzer bilinen ilk oyun, Antik Yunanistan'da oynanan episkiros adlı oyundur. Vücudun her yeriyle temasın serbest olduğu oyunda oyuncular iki takıma ayrılmakta ve her takım oyuncuları, topu paslaşarak veya atarak rakip takıma ait alanın sonunda yer alan çizgiden geçirmeye çalışmaktaydı. Bu oyunun bir benzeri daha sonraları Roma İmparatorluğu döneminde harpastum adıyla oynandı.

Modern futbolun kuralları 19. yüzyıl ortalarında, İngiltere'deki özel okullarda farklı kurallarla oynanan futbol biçimlerine dayanmaktadır. Eton, Harrow, Rugby, Winchester ve Shrewsbury adlı eğitim kurumları temsilcilerinin katılımıyla 1848 yılında Cambridge Üniversitesi'nde oluşturulan ve ilk yazılı futbol kuralları olma niteliği taşıyan Cambridge kuralları, futbol ve benzeri sporların gelişiminde etkili oldu. Bu kurallar kullanılarak bazı maçlar yapılsa da büyük bir topluluk tarafından kabul görmedi. 1850'lerde, İngilizce konuşan ülkelerdeki çeşitli kulüpler, bağlı oldukları okul veya üniversitelerden ayrılarak bağımsız bir kuruluş olarak faaliyet göstermeye başladı. Bunların bazıları kendi kurallarını oluşturarak bu kurallara göre futbol oynamaktaydı. 1857 yılında, eski öğrenciler tarafından kurulan Sheffield Football Club, 1867 yılında Sheffield Futbol Birliğinin kurulmasına önayak oldu. Uppingham School öğrencisi John Charles Thring de 1862'de bazı kurallar hazırlamıştı.

26 Ekim 1863 günü gerçekleştirilen bir toplantı sonrasında kurulan Futbol Birliği (İngilizcesi "The Football Association", kısaca "FA") tarafından aynı yılın Ekim ve Kasım ayları arasında düzenlenen beş toplantı sonucunda futbol için ilk kapsamlı kurallar hazırlandı. Gerçekleştirilen son toplantıda, bir önceki toplantıdan çıkan topun ele alınarak koşulması ve koşuların rakibin bacağına vurularak engellenmesini öngören taslak hâlindeki iki kuralın kaldırılması kararının kabul görmemesi üzerine Blackheath'i temsil eden kurumun ilk hazinedarı, kulübünün birlikten ayrıldığını belirtti. Kalan on bir kulüp, Ebenezer Cobb Morley başkanlığında futbolun ilk on dört kuralını oluşturdu. Bu kuralların kullanıldığı ilk maç 18 Aralık 1863 tarihinde Mortlake'te, Barnes ile birlik üyesi olmayan Richmond arasında oynandı ve golsüz beraberlikle sona erdi.

8) Sumo

sumo tarihi

Sumo, her ne kadar tarihçesi çok eskilere dayansa da, ancak Edo döneminin (1600 -1868) başlangıç yıllarında profesyonel bir spor dalı olma özelliğini kazanabilmiştir. Günümüzde Sumo, lise ve üniversitelerde yer alan kulüpler ve amatör dernekler tarafından, büyük çoğunlukla da erkek güreşçiler arasında gerçekleştirilmektedir. Hem Japonya’da, hem de yurtdışında Sumo, özel bir izleyici grubu sporu olarak bilinmektedir. Sumo güreşi dendiğinde hepimizin aklına şişman iki insanın çarpışması olarak gelse de; aslında Sumo bizim anladığımız anlamda bir güreş olmayıp, kuralları tamamen farklı bir spordur. Günümüz Japonya’sında Japon erkeklerinin izlemekten vazgeçemediği iki spor dalı vardır. Bunlardan birincisi Sumo güreşi diğeri ise Amerika’dan Japonya’ya gelen Beyzbol sporudur.

Efsaneye göre; Sumo sporunun önemi şuradan gelmektedir: Japon halkının Japonya’da egemenlik sağlayabilmesi için Tanrı Take Mikazuchi’nin diğer kabile lideriyle yapacağı Sumo karşılaşmasını kazanması gerekmektedir. Efsanenin dışında bilinen odur ki, Sumo başlangıcı 1500 yıldan daha eskiye dayanan bir spordur. Sumo sporunun tarihsel sürecine kısaca bir göz attığımızda ise, ilk sumo maçları bol hasat için dualarla Tanrılara adanan dinsel seremonilerdi. Ve tapınakların avlusunda kutsal danslar ve gösterilerle birlikte yapılırdı. Japon tarihinde Nara dönemi olarak geçen 8. yüzyılda, Sumo İmparatorluk sarayındaki seremonilerde yer almaya başladı. Senelik olarak başarılı Sumo sporcularının katıldığı, müzik ve dansla birlikte oluşturulan festivaller düzenlenmeye başlandı. İlk zamanlardaki Sumo müsabakaları oldukça sert ve acımasız karşılaşmalara sahne olurken, daha çok boks ve güreş karışımı olarak tarihi belgelere geçti. Ancak daha sonraki yıllarda İmparator Sarayından yapılan düzenlemeler ile kurallar oluşturuldu ve teknikler geliştirilerek bu spor, bugünkü Sumo güreşine benzer bir duruma geldi.

Japon tarihinde “Kamakura Devri” olarak bilinen dönemde (1192’den itibaren) ise Samuraylar ülkeye hâkim olmuş ve Sumo da bu askeri yönetimin himayesi altına girmiştir. Askerlerin fiziksel gücünü artırmak için de Sumo öğretisi ve spor teknikleri önem kazanmaya başlamıştır. Bugün Japon savunma sanatları olarak bilinen “Jijitsu” denen spor da Sumo’nun alt gruplarından bir tanesidir.

1603 yılından sonraki dönemde ise daha çok zengin ve varlıklı sınıfın toplumda etkin hale gelmesiyle, Sumo da halk tabakasındaki insanları eğlendirmek için düzenlenmeye başlanmıştır. Japon Sumo Federasyonun da temelleri bu devirde atılmıştır. Japonya’da bu spor için Profesyonel Sumo Federasyonu bulunmaktadır. Bu federasyon profesyonel Sumo müsabakalarını turnuva olarak senede 6 defa düzenlemektedir. Bir turnuva 15 gün sürer. Bu turnuvalar Japonya’nın 4 büyük şehrinde yapılmaktadır. Ocak, Mayıs ve Eylül’deki turnuvalar Başkent Tokyo’da, Mart ayındaki Japonya’nın ikinci büyük şehri Osaka’da, Haziran ayındaki Nagoya’da, Kasım ayındaki Fukuoka’da yapılmaktadır. Gündüz yapılan bu karşılaşmalar her gün Japon ulusal televizyonu NHK tarafından naklen yayınlanmaktadır. Ayrıca Sumo karşılaşmalarının günlük sonuçları ve değerlendirmeleri her akşam ana haber bültenlerinden sonra verilmekte ve heyecanla takip edilmektedir.

7) Ragbi (Rugby)

ragbi tarihi

Ragbi oyunu ilk defa 19. yüzyılın başlarında, İngiltere'nin Rugby şehrinde yer alan Rugby School adlı okulda oynanmaya başlandı. İlk zamanlarda oyuncu sayısıyla ilgili bir kısıtlama yoktu. 1823 yılında, okulda öğrenci olan William Webb Ellis'in futbol oynarken topu eline alıp sayı yapması, günümüzdeki ragbi sporunun kuruluşu olarak kabul edildi. 1845 yılında ise yine aynı okul, ragbi kurallarını ilk kez yazılı hale getirildi.

Kısa sürede popüler hale gelen ragbide artan kulüp sayısı nedeniyle, ragbi birliği adında bir birlik kuruldu ve kurallar belirlenmeye başlandı. 1895 yılında ragbi birliğinden ayrılan bir grup, ragbi ligi adı altında; daha farklı kurallara sahip olan bir ragbi oyunu oluşturdu. Günümüzde ragbi, bu iki ana kurallar üzerinden oynanmaktadır.

6) Hokey

hokey tarihi

Ortaya çıktığı yer ve zamanı be­lirleyecek kesin kanıtlar olmamasına karşın, hokeyin geçmişinin en eski uygarlıklara kadar uzandığı sanılmak­tadır. Hokeyin 4000 yıl önce Mısır’da M.Ö 1000 yılında Etopya’da oynandığına dair belgeler mevcuttur. Tarihte Arapların, Yunanlıların, Romalıların ve Perslerin hokeye benzer bir oyun oynadıklarına dair bilgilerin bulunduğu bilinmektedir Mısır’da Beni Hasan’da ki 17 sa­yılı mezarda bulunan ve yaklaşık ola­rak M.Ö. 2050 yılından kalma bir re­sim, ellerinde eğri sopalar olan ve ho­key oynar gibi duran iki oyuncuyu tasvir etmiştir. Plutark’ın yazdığına göre ünlü hatip Sokrates, çocukluğunda boynuzlamak anlamına gelen bu oyunu oynamıştır. Akropolis’in top oyunu alanındaki bir heykeli kendisini genç bir hokey oyuncusu olarak tasvir etmektedir. Platon ‘Ruhun Bekarı’ adlı eserinde on iki değişik renge boyanmış parçalı toplardan söz etmektedir. Hokeye benzeyen bu oyunu da ucu kıvrık sopalarla oynamışlardır. Güney Amerikalı Aztekler arasında hokeye ilişkin ilk kayıtlar ise 1277 yılına dayanmaktadır.

“Hokey“ sözcüğü Fransızca “çoban sopası” anlamına gelen “Hocquet”den geldiği sanılmaktadır. Modern hokey, 19. yüzyıl ortalarında İngiltere’de okullarda oynanmaya başlanmış ve takım sporunu geliştirmek gibi bir amaç güden İngilizler hokeyi okullarının eğitim programlarına aldırarak popüler bir okul oyunu haline getirmişlerdir. 1861 yılında ilk hokey kulübünün, Londra’nın güneydoğusundaki Blackheath’te kurulduğuna dair bir tutanak bulunduğu belirtilmektedir. Bayanlarda hokey 1880 yılında İngiliz Batı Molesey Kulübünde başlamıştır.

Lond­ra’daki bir diğer hokey kulübü Teddingtan ise, hokey kurallarında önemli değişiklikler getirmiştir. Elle­rin kullanılmasının ve sopanın omuz­lardan yukarıya kaldırılmasının yasak­lanması, top olarak kauçuk bir küpün kullanılması ve en önemlisi de bir şut alanının benimsenmesi getirilen deği­şiklikler arasındadır. Tüm bu değişik­likler o sırada Londra’da yeni kurulan Hokey Birliği’nin belirlediği kurallar içine, de alınmıştır. Hokey, öze­likle İngiliz ordusu aracılığıyla uzak­ doğu’ya ve tüm dünyaya yayılmış, kısa sürede bayanlar arasında da ilgi gör­müştür.

Dünyada Hindistan, Pakistan, Arjantin, Hollanda, Çin Almanya, Avustralya hokeyde başarılı olan ülkelerdendir. Erkekler kategorisinde ilk olimpik hokey müsabakaları 1908‘de Londra’da gerçekleşmiştir.

5) Körling

körling tarihi

Körling, Ortaçağ İskoçyası'nda icat edildi. Renfrewshire'deki Paisley Manastırı binalarının yanında buz üstünde taşlarla Şubat 1541'de yapılmış bir yarışmadan bahseden bir kayıda rastlanmaktadır. 1565 tarihli ve iki resimde Baba Pieter Brueghel'in Flaman köylülerin körling oynarken resmedilmiştir. Buraların o yıllarda İskoçya ve bugünkü Benelüks ülkelerinin sıkı kültürel ve ticârî bağları bulunmaktaydı. Bu gerçek, golf tarihinde de kendini göstermektedir. İlk kez 1924 Kış Olimpiyatları'nda bir olimpik spor olarak yer alan körling, 1998 Kış Olimpiyatları'ndan beri olimpiyatlarda resmî spor olarak yer almaktadır.

4) Beyzbol

beyzbol tarihi

Beyzbolun kökeni kesin olarak bilinmemektedir. 18. yüzyılda oynanan "rounders" adlı bir İngiliz oyunundan geliştirildiği sanılır. Beyzbolun kriket oyunundan kaynaklanmış olabileceğini ileri sürenler de vardır.

ABD'de 1846'da New Jersey'de yapılan beyzbol maçı, örgütlü beyzbolun ilk maçı kabul edilir. Beyzbol zamanla yaygınlaştı ve profesyonel olarak oynanmaya başladı. 1871'de Ulusal Profesyonel Beyzbol Oyuncuları Birliği kuruldu. Bu birlik, 1876'da Profesyonel Beyzbol Kulüleri Ulusal Ligi adını aldı. 1901'de de Amerikan Ligi kuruldu ve bu iki ligin şampiyonları, ilk kez 1903'te karşılaştı. 1905'ten bu yana her yıl iki ligin şampiyonları Dünya Serileri maçında karşılaşır ve beyzbol sezonu bölece sona erer.

Uluslararası Beyzbol Federasyonun kuruluşu 1938 yılına dayanmaktadır.

Beyzbol uluslararası alanda ilk defa 1904 St.Louis olimpiyatlarında gösteri sporu olarak yer almış ve bu 1912 Stockhom olimpiyatlarında tekrarlanmıştır.

İlk dünya kupası ise 1938'de Londra'da düzenlenmiştir.1953'te ise Avrupa ve Asya Beyzbol Federasyonları kurulmuştur.

Olimpiyatlara ilk resmi girişi ise 1992 Barcelona olimpiyatları olmuştur.

3) Boks

boks tarihi

Eski Yunan'da ve Roma'da boks önemli sporlardan biriydi. Kökeni oldukça eski olan, boksun spor olarak yapıldığına ilişkin ilk kanıtlar, Girit’te, M.Ö. 1500’lerden kalma belgelerde bulundu. Boks ilk kez M.Ö. 684 yılında 23. Olimpiyat Oyunları’nda yer aldı. M.Ö. 616 yıllarında gerçekleşen 41. Olimpiyat Oyunları’ndaysa boks, büyükler ve küçükler olmak üzere iki kategori üzerinden oynanmaya başlandı. Ama bu spor acımasız bir biçimde yapılırdı ve dövüş genellikle boksörlerden biri ölünceye kadar sürerdi. Daha sonra yasaklanan boks, 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de yeniden ortaya çıktı. 1719'da James Fig, Londra'da bir ring kurarak hem ders verdi, hem de bütün rakipleriyle dövüştü. Çıplak yumrukla yapılan bu dövüşlerin kuralları yoktu ve çok acımasız biçimde bazen saatlerce sürüyordu. İngiltere ve ABD’de meraklı zenginler ya da bahisçiler tarafından düzenlenen çıplak yumrukla dövüşlere ilgi hızla arttı. Fakat kurallara uygunluğu çoğu zaman tartışma konusu olan ve insanlık dışı bir sertlik içinde geçen karşılaşmalar, kamu düzenini bozmakla suçlandı ve genellikle polis müdahalesi ile sonuçlandı. İngiltere’de 1866'da Amatör Spor Kulübü kuruldu. John Chambers ve VIII. Queensburg markisinin yönlendirmesiyle eldivenle yapılan maçlar için kurallar getirildi. Böylece çağdaş boksun temelleri atılmış oldu.

20. yy’in ikinci yarısından başlayarak da Uluslararası Amatör Boks Birliği adı altında gelişmesini sürdürdü. 1921’de kurulan ve 1946’da yeniden oluşturulan Uluslararası Amatör Boks Birliği (AIBA – Association İnternationale de Boxe Amateur), dünya amatör boksunun en büyük organizasyonudur.

2) Tenis

tenis tarihi

İngiltere’de Wimbledon’ın başlamasıyla spor dünyasına adeta bir güneş gibi doğan tenisin ilginç bir geçmişi vardır. “Lawn tennis” yani günümüzde de oynanan formattaki tenis (modern tenis) her ne kadar çim zeminde oynanmaya başlamış olsa da, zamanla diğer zeminlerde de oynanmıştır. Şimdi, bu ilginç geçmişin satır başlarına birlikte şöyle bir göz atalım.

Tenisin geçmişi, 12’inci yüzyıla kadar uzanmaktadır. Tenisin kökeni, Fransa’da oyuncuların avuçlarının içiyle, topa bir file üzerinden ileri-geri vurdukları “jeu de paume” (avuç içi oyunu) adlı bir el topu oyununa dayandırılmaktadır. Bu oyundan, “kort tenisi”, “gerçek tenis” veya “kral tenisi” adı verilen oyunlar türetilmiştir.

“Tenis” sözcüğünün kökeni konusunda çok çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Ancak, bu konuda en çok yapılan açıklama, “tenis” kelimesinin, Fransızlarda servis atan oyuncunun, servisten hemen önce rakibini uyarmak amacıyla “tut”, “yakala” anlamında “TENEZ” diye bağırmasından türemiş olduğudur.

Bu konuda bir başka açıklama ise, biri Mısır’da Nil nehri üzerinde, diğeri Kuzey Fransa’da olan “Tenis” adlı iki kasabanın isimlerinin bu sözcüğün kökenini oluşturabileceğidir. Fransa’daki “Tenis” kasabası ipeği, Mısır’daki ise saf uzun pamuk lifleriyle biliniyordu. Tenis topları da genellikle kumaş kaplı oldukları için, aralarında bu tür bir bağlantı olabileceği sanılmaktadır.

Modern tenisin, yani çim tenisinin babası İngiliz Binbaşı Walter Clopton Wingfield olarak bilinmektedir. Wingfield, 1873 yılında, Yunancada “topla oynama” anlamına gelen “SPHAIRISTIKE” adlı bir açık alan oyunu geliştirmiştir. Binbaşı Wingfield, ilk kez Kuzey Galler’de çim kort üzerinde oynadığı bu oyunu için portatif bir kort icat ederek 23 Şubat 1874’de bu icadının patentini almıştır. Wingfield’in patent hakkını aldıkları arasında; fileler, kazıklar, raketler, toplar ve bir dizi kural da vardı.

Wingfield’in kortu, kum saati şeklinde olup, filede daralıyor ve kortun arka kısmındaki kazıklara doğru giderek genişliyordu. Kortun boyu 18,29 m. , genişliği ise 9,14 m. idi. Filenin gerildiği orta çizgide ise genişlik 6,40 m. uzunluğundaydı. File, badmingtonda olduğu gibi yükseğe gerilmişti. Filenin yüksekliği ortada 1,42 m. idi. Ayrıca, kortun “kenar perdeleri” denilen ilave fileler kullanılmıştı.

Binbaşı Wingfield’in bu oyunu, çok kısa sürede İngiltere ve İrlanda’da yaygınlaştı ve benimsendi. Bu yeni oyunun başarısı karşısında, Şubat 1875’de Wimbledon’daki İngiltere Kriket Kulübü (All England Croquet Club) içinde, özellikle çim tenisi oyunu için bir alan ayrıldı.

Bu oyunda, zamanla yeni kurallar geliştirildi ve uygulanmaya başlandı. 14 Nisan 1877’de ise, Wimbledon’daki İngiltere Kriket Kulübü (All England Croquet Club), adına “çim tenisi” sözcükleri de eklenerek, “All England Croquet and Lawn Tennis Club” adını aldı.

Aynı yıl Temmuz ayında, ilk çim tenisi turnuvası düzenlendi. Herkese açık olan bu turnuvaya 21 tenisçi katıldı. Henry Jones, turnuva hakemi olarak görevlendirildi. Jones, oluşturulan iki kişilik bir komiteyle, turnuva kurallarını belirledi. Komite, uygulanmakta olan raket metodu yerine, yeni bir puanlama sistemi kullandı. Yeni sisteme göre, tenisçiler her setten sonra yer değiştirecekler ve maçlar, beş set üzerinden oynanacaktı. Yalnız final setinde, avantaj setleri oynanabilecekti. İlk turnuvada, oynanan herhangi bir oyunda durum 5-5 olduğu zaman, bir sonraki oyunun sonucu, seti belirleyecekti. Bu tür “kısa setler” günümüzde oynanan tie-break setlerinin benzeriydi. Ayrıca kum saati şeklindeki kort, günümüzdeki ölçülerine çok yakın olan dikdörtgen şeklini aldı. Daha sonra yapılan bazı düzeltmelere rağmen, günümüz tenisinin kuralları, esas itibariyle Henry Jones tarafından belirlenmiştir.

1) Golf

golf tarihi

Golf oyunun başlangıcına yönelik birçok farklı görüş yer almaktadır.

Bir görüşe göre, Çin'de 1368-1644 yıları arasında, Ming Hanedanlığı sırasında yürürken bir değnek ile topa vurularak oynanan oyun diye tanımlanan chuiwan adlı oyun, golfün esas çıkış noktasıdır. Chuiwan ın daha sonra Orta Çağda tüccarlar tarafından Avrupa'ya yayıldığına inanılmaktadır.

Benimsenen diğer bir görüşe göre, golf, Romalılar ın MÖ 1. yüzyıl süresince Avrupa'da fethettiği ülkelerde modern bir oyun olarak, uygarlığın gelişimi sonucu ortaya çıkmıştır. Romalılar, Sezar ın hükümdarlığı sırasında, sopa şeklindeki dallarla tüy-dolu toplara vurularak oynanan, golfe benzeyen paganica adında bir oyun oynarlardı.

Kitap resimlemeleri, 15. yüzyıl civarında, Hollandalılar ın donmuş kanallarda benzer bir oyun oynadıklarını göstermektedir. Fransa ve Belçika'da da yaygındı.

Çeşitli Avrupalı ülkelerinde, İngiltere'de cambuca, Fransa'da jeu de mail ve Hollanda'da het kolven diye adlandırılan, paganica ya benzeyen oyunlar vardı.

1457'de, İskoçya'da golf oynamak yasaklandı çünkü savunmada çok önemli bir yere sahip okçulukla karıştılıyordu. Buna rağmen İskoçlar, parlamento ve kilisenin karşı çıkışlarına direnerek links denilen deniz kenarında, kıyı şeridine yakın yerlerde oynamaya devam ettiler.

İskoçya, 16. yüzyılın erken dönemlerinde kullanılan, en eski golf sahalarından, St.Andrews un anavatanıdır. Golf, 17. yüzyılda, İskoçya da IV. James'in, İngiltere'de ise I. James'in golf sporuna olan ilgilerinden dolayı, tam olarak yerleşmiştir.

Golfün beşiği olan St. Andrews'da 1754 yılında Royal ve Ancient Golf Kulüpleri kurulmuştur.

Reklam